Orta Çağ’da düzenli haber yayan ve gazete niteliğinde olan bir yayının Çin’de
yapıldığını tarihsel belgelerden öğreniyoruz.
Dünyanın en eski gazetesinin M.S. 911. Yıllarda
Pekin kentinde kurulan ve günümüze kadar yıllardır yayımını sürdüren (King Pao) gazetesi
olduğu eskiden beri savunulmaktadır. Aynı tarihlerde Avrupa kıtasında böyle bir yayın
organından söz edilmemektedir.
Çin’de yayımlanan bu en eski gazetenin geçirdiği aşamalar hakkında, Ensyclopaedia
Britanica’da ilginç bilgiler vardır.(sh.235) Bu bilgilere göre, özel görevlilerce çıkarılan, bir nevi
saray bildirisi olan bu ilk gazete, rapor anlamına gelen Pao adını taşıyordu.
İlk Çağ’da Yunan sitelerinde ve özellikle Roma İmparatorluğu döneminde yazılı haber
bültenleri olmasına rağmen Orta Çağ Avrupa’sında yazılı haber yerine, çevresi sularla çevrili
kentler ve şatolar arasında haber taşıyan sözlü haberciler vardır. Bu dönemde haber taşıma
işi önceleri gezgin saz şairleri ve gezgin satıcılar tarafından yapılmaktadır. Bunlar öğrendikleri
haberleri, hatta dedikoduları başka kentlere ve şatolara ulaştırmaktaydılar
Artık büyük ve merkezi imparatorluklar yıkılmış, yerlerine küçük derebeylikler
kurulmuştur.
Orta Çağ’da devlet idaresinin temelleri, derebeylik sistemine dayanmaktaydılar.
Hür düşüncenin yerini taassubun alması sonucu bazı okullar kapatılmış, okuma yazma
bilenlerin sayısı azalmıştır. Yalnız halk değil, senyörler bile okuma yazma bilmekten
yoksundur. Örneğin, Şarlken bile okuma yazmayı, imparator olduktan sonra sarayında
çocuklar için açtırdığı okulda öğrenmiştir.
Bu nedenle, İlk Çağ’da Yunanistan’da, özellikle
Roma’da düzenli haber bültenleri mevcut olduğu hâlde, Orta Çağ’da düzenli ve yazılı haber
bültenlerine pek rastlanmamaktadır
Orta Çağ’da Haber Mektupları
İşte bu koşullar altında ilk haberleşme, haber mektupları ile başlamıştır. Batıda basın
tarihinin gerçek başlangıcı XIII. Yüzyılda Nouvelle A La Main (Elde dolaştırılan haber) denen,
küçük haber mektuplarının ortaya çıkışıyla olmuştur. Artık Avrupa’da yaşayan insanlar olup
bitenleri öğrenmek, fikir, sanat ve ticaret çevrelerinde geçen olayları haber almak ihtiyacını
duymaya başlamışlardır. Bu arzu ve ihtiyaç, yeni bazı müesseselerin doğmasına olanak
sağlamıştır. Haber mektupları da bunlardan biridir. Bu bakımdan haber mektupları gazetenin
öncüleridir. Haber mektupları sosyal, siyasal, ticari ve ekonomik nedenlerle uyanan merakın
etkisiyle doğmuş belgelerdir. O zaman bu mektuplar Venedik’te hükümetin emriyle yazılıyor,
kopyaları memleketin çeşitli bölgelerine gönderiliyordu.
İlk haber mektuplarının ne zaman yazıldığı kesin olarak bilinmemektedir.
Ülkeler arası
ticaret yapanlar, savaşlar hakkında bilgi almak isteyen devlet adamları, din ve sanat
hareketlerini izleyen kilise görevlileriyle, aydınlar, haber mektuplarının doğmasında etkili
olmuştur.
Gazetenin öncüleri sayılabilecek ilk örnek, elle yazılan haber mektuplarıdır. Politik,
ticari bilgileri kapsayan bu mektuplar, Orta Çağ’ın sonlarına doğru, özellikle büyük ticari
kuruluşların çeşitli dallarında çalışanlar arasında elden ele dolaşmıştır.
Haber mektuplarının XII. ve XIII. Yüzyıllarda önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan
Venedik’te doğduğu, Müslüman ve Hıristiyan ordularının çarpıştığı İspanya’da rağbet
gördüğü bilinmektedir. Ancak el yazması haber mektupları en çok Almanya ve İtalya’da önem
kazanmıştır. Bu iki ülkede, asiller ve zenginler haber mektuplarına yüksek ücretler
ödüyorlardı.
Bu haber mektuplarının örneklerinden biri, Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki
Osmanlı-Venedik Savaşları sırasında yazılan ve savaş haberlerini veren Venedik
mektuplarıdır. (1536)
Haber mektuplarını hazırlayıp satanların özel habercileri, yazıcıları, dağıtıcıları vardı.
Venedik’te özellikle Avvisi adı verilen haber mektupları bir ticaret konusu haline gelmişti.
1440 yıllarında matbaanın icadı, haber mektuplarının geniş ölçüde yayılmasına ve
çoğalmasına olanak sağlamıştır. Bu nedenle XV. Yüzyıldan sonra basılı haber mektupları
ortaya çıkmıştır.
Basma haber mektuplarıyla birlikte, resmi makamların bunları denetlemesi söz
konusu olmuş, bu suretle ilk sansür diyebileceğimiz bir denetim ortaya çıkmıştır. Sansürün
kolu el yazması haber mektuplarına yetişemediğinden bu tür mektuplar değer kazanıyor ve
çok pahalı satılıyordu. Basma haber mektupları çok ucuz satıldığı halde, yazılı haber
mektuplarının satışı ile rekabet edemiyor ve onları ortadan kaldıramıyordu.
İtalya’da, özellikle Venedik’te Avvisi adı verilen haber mektuplarının alınıp satılması
bir ticaret konusu haline gelmiştir. Avvisi’ler Gazzetta denen bakırdan, en küçük Venedik
parası karşılığında satıldığından, sonraları haber toplayan ve bu haberleri yayan basın
ürünlerine Gazete denmiştir. Basılı haber mektuplarının geliştirilmesi sonucu gazete
doğmuştur. Ancak bu uzun bir evrimin sonucunda gerçekleşebilmiştir. Haber mektupları
gelişigüzel zamanlarda yayımlandığı, her hangi bir düzene tabi olmadan yazıldığı, sadece
basit haberler verdiği, bir yorumdan yoksun olduğu için bunları gazete olarak nitelendirmek
mümkün değildir.
Haber Kitabı veya Haber Broşürleri
Öncü yayınların bir başka türü de baskı makinesinin icadından sonra ortaya çıkan
haber kitabı veya haber broşürüdür. Haber broşürleri, ister politik, ister skandal, ister şaşırtıcı
nitelikte bir konuyu içersin, genellikle bir tek olayı anlatan haber araçlarıdır. Bunun ilk örneği
ise, İngiltere’de Richard Faukes tarafından dört yaprak halinde yayımlanan The True
Encounter (gerçek savaş)’ dir. Flodden savaşında görgü tanığı olarak bulunan Faukes, savaşta
yararlık gösteren İngilizlerle ilgili konuları, savaşı izleyen 1513 yılında broşür halinde
yayımlamıştır. Daha sonraları bu tür yayınlar çoğalmıştır.
25 Haziran 2016 Cumartesi
İlk Çağ’da Haberleşme
İlk Çağ haberleşmesinde karşımıza gazetelerin ataları sayılan elle yazılan duvar
gazeteleri çıkmaktadır;
Eski Roma’da yıllık olaylar rahipler tarafından beyaz levhalar üzerine yazılır, sonra
bu yıllıklar başrahip tarafından tapınağın duvarlarına asılarak halka duyurulurdu. Ancak Roma
İmparatorluğu genişleyince bu yıllıklar ve levha usulü, ihtiyacı karşılayamaz olmuş,
eyaletlerde yaşayan insanları da aydınlatma zorunluluğu duyulmuştur.
Julius Sezar zamanında (M.Ö. 100-44) imparatorluk ölçüsünde bir kamuoyu yaratmak amacıyla Senato oturumlarına ait tutanakların (Acta Senatus) adıyla yayımlanması emredilmiş, böylece siyasal olaylar ve haberlerin halka duyurulması yolu açılmıştır.
Ø Bir süre sonra gayet çabuk bir gelişme olmuş, bu günkü resmi gazetelerin ilk şekli olan (Acta Publica) adlı bir sayfalık bültenler ortaya çıkmıştır.
Sezar’ın Konsüllüğü zamanında (Acta Urbis) ve (Acta Urbana) adında bir çeşit resmi gazete yayımlanmıştır.
Ø M.Ö. 59 yıllarında yine Sezar’ın buyruğuyla halkı ilgilendiren günlük önemli olayları kapsayan (Acta Diurna) adıyla bildiriler yayımlandığına dair kesin bilgiler mevcuttur. Elle yazılan bu bültenlerde önemli sosyal ve siyasal olaylar, evlenmeler, iflaslar, idamlar, cenaze törenleri, yangınlar, çok yaşayanlar, seçimler, plebisit ve kamuoyunu ilgilendiren anlaşmalar, kanunlar ve yabancı devletlerle yapılan ittifaklar, denizcilikle ve askeri savunma ile ilgili konular yer aldığı gibi, bir göktaşının düşmesi ve ya benzeri afetlerden spor gösterilerine, gladyatör oyunlarına, ikiz ve ya üçüz doğuranlara kadar çeşitli günlük olaylarla ilgili haberlere de değiniliyordu.
Acta Diurna’daki haberleri toplayan özel görevliler vardı.
Toplanan haberler de yetkili makamların resmen verdiği bilgilere dayanıyordu.
Bir çeşit duvar gazetesi olan Acta Diurna’lar halkın görebileceği şekilde, kentin belli başlı yerlerine asılıyor, evlere gönderiliyor, diğer eyaletlere yollanıyordu. Ayrıca gerektiğinde başvurulmak üzere, tarih sırasıyla koleksiyonları yapılarak saklanıyordu. Acta Diurna’lar bu 3 günkü gazetelerin atası sayılmaktadır. Bu bakımdan genel anlamda haberleşme sanatını düzenleyenlerin Romalılar olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan sonra Epistolier denilen, resmi veya yarı resmi mektup yazarları ortaya çıkmıştır. Bunlar haberleri önce yazıyor, iletiyor, bazen de mektuplarında nükteli fıkralar anlatıyorlardı. İlkel olmakla birlikte Epistolier’ler gazeteciliğin her türünü yaratmışlardır. Bunlar bazen övücü, bazen yerici yazılar yazmışlar, bazen de sadece haber vermekle yetinmişlerdir. Acta Senatus’ler, Roma İmparatoru Tiberius (M.S. 14–37) zamanına kadar devam etmiştir. Tiberius şüpheci ve evhamlı olduğundan senatoda konuşulanların halk tarafından öğrenilmesini sakıncalı görmüş ve bu yayınları durdurmuştur. Acta Diurna’lar ise Roma’nın Cermenler tarafından istilasına kadar birkaç yüzyıl yayımlanmıştır.
Babilonyalılarda kamu ile ilgili olayları günü gününe
yazan vakanüvisler ve bunları duvar gazetesi halinde şehrin çeşitli yerlerine asan
görevliler varmış ve bu duvar gazeteleri sonradan fırınlanmış çamur
tabletler olup bu tabletlere doğal ve sosyal olaylar kaydedilmiştir.
Eski Yunan sitelerinde ise günlük olaylarla ilgili haberleşmenin nasıl yapıldığı hakkında
kesin bir bilgiye sahip değiliz.
Ancak Agora denilen meydanlarda öğrenilen haberleri halka
bağırarak bildiren ve bunların tartışmasını yapan görevlilerin varlığı bilinmektedir. Bu
sitelerde tarihi olayların yazıldığı Oriler ile günlük olayların yazıldığı Efimeritler ilkel gazete
niteliğindedir.
Julius Sezar zamanında (M.Ö. 100-44) imparatorluk ölçüsünde bir kamuoyu yaratmak amacıyla Senato oturumlarına ait tutanakların (Acta Senatus) adıyla yayımlanması emredilmiş, böylece siyasal olaylar ve haberlerin halka duyurulması yolu açılmıştır.
Ø Bir süre sonra gayet çabuk bir gelişme olmuş, bu günkü resmi gazetelerin ilk şekli olan (Acta Publica) adlı bir sayfalık bültenler ortaya çıkmıştır.
Sezar’ın Konsüllüğü zamanında (Acta Urbis) ve (Acta Urbana) adında bir çeşit resmi gazete yayımlanmıştır.
Ø M.Ö. 59 yıllarında yine Sezar’ın buyruğuyla halkı ilgilendiren günlük önemli olayları kapsayan (Acta Diurna) adıyla bildiriler yayımlandığına dair kesin bilgiler mevcuttur. Elle yazılan bu bültenlerde önemli sosyal ve siyasal olaylar, evlenmeler, iflaslar, idamlar, cenaze törenleri, yangınlar, çok yaşayanlar, seçimler, plebisit ve kamuoyunu ilgilendiren anlaşmalar, kanunlar ve yabancı devletlerle yapılan ittifaklar, denizcilikle ve askeri savunma ile ilgili konular yer aldığı gibi, bir göktaşının düşmesi ve ya benzeri afetlerden spor gösterilerine, gladyatör oyunlarına, ikiz ve ya üçüz doğuranlara kadar çeşitli günlük olaylarla ilgili haberlere de değiniliyordu.
Acta Diurna’daki haberleri toplayan özel görevliler vardı.
Toplanan haberler de yetkili makamların resmen verdiği bilgilere dayanıyordu.
Bir çeşit duvar gazetesi olan Acta Diurna’lar halkın görebileceği şekilde, kentin belli başlı yerlerine asılıyor, evlere gönderiliyor, diğer eyaletlere yollanıyordu. Ayrıca gerektiğinde başvurulmak üzere, tarih sırasıyla koleksiyonları yapılarak saklanıyordu. Acta Diurna’lar bu 3 günkü gazetelerin atası sayılmaktadır. Bu bakımdan genel anlamda haberleşme sanatını düzenleyenlerin Romalılar olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan sonra Epistolier denilen, resmi veya yarı resmi mektup yazarları ortaya çıkmıştır. Bunlar haberleri önce yazıyor, iletiyor, bazen de mektuplarında nükteli fıkralar anlatıyorlardı. İlkel olmakla birlikte Epistolier’ler gazeteciliğin her türünü yaratmışlardır. Bunlar bazen övücü, bazen yerici yazılar yazmışlar, bazen de sadece haber vermekle yetinmişlerdir. Acta Senatus’ler, Roma İmparatoru Tiberius (M.S. 14–37) zamanına kadar devam etmiştir. Tiberius şüpheci ve evhamlı olduğundan senatoda konuşulanların halk tarafından öğrenilmesini sakıncalı görmüş ve bu yayınları durdurmuştur. Acta Diurna’lar ise Roma’nın Cermenler tarafından istilasına kadar birkaç yüzyıl yayımlanmıştır.
BASININ DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
Geniş anlamda basın; her çeşit haberi ve fikri, belirli periyotlarda basarak, topluma
ulaştıran tüm yayın ürünleridir. Günlük basın ürünlerine gazete, haftalık, on beş günlük, aylık
vb. basın ürünlerine de dergi denir.
Tarihin kaydettiği dönemlere kadar uzanabilen bilgimiz, bize insanların toplum içinde
yaşadıklarını, insan hayatının toplum hayatıyla birlikte süregeldiğini göstermektedir.
En ilkel
toplumlardan en ileri toplumlara kadar her zaman ve her yerde insanlar aileleri ve çevreleri
ile iletişim halinde olmuştur. Toplumun bireyi olan insan, daima çevresinde olup bitenleri
öğrenmek, kendi başına gelenleri başkalarına duyurmak, bunlar üzerinde düşünmek ve
düşündüklerini de başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur. İşte bu ihtiyaç ;yani yaşanan
anda olup bitenleri öğrenme merakı haberleşme eylemini yaratmıştır.
Biri alıcı, diğeri verici olarak nitelendirilen iki kişi, iki taraf arasında, herhangi bir aracı
olmadan yapılan bu tür haberleşmeye, doğrudan doğruya haberleşme denir. Bu tür
haberleşmenin başlıca özelliği sözlü oluşudur. İki taraf arasında ani ve karşılıklı bir diyalog
kurulmakta, haberin yayılma alanı gerek zaman, gerekse mekân yönünden çok sınırlı
olmaktadır.
Bir haberin diğer kişilere; yani üçüncü şahıslara da aktarılması mümkündür. İşte bu
haberleşme eyleminin en eski, en etkin ve en yaygın aracı, özellikle yazının icadından
günümüze kadar çeşitli aşamalar geçiren ve yirminci yüzyıl dünyasında dördüncü kuvvet
olarak nitelendirilen basındır.
Basını kısaca haberleri toplama ve bu haberleri yayma aracı olarak tanımlayabiliriz.
İnsanlar birbirleriyle haberleşme ihtiyacındadır ve insanlar arasındaki ilk haberleşme
işaretleşme ile başlamıştır.
İlkel toplumlarda yüksek tepeler üzerinde ateş yakarak, (Bazı
Kızılderili kabilelerinde bu gün hâlâ görüldüğü üzere) uzaklardan belirlenecek şekilde duman
çıkartarak, Afrika yerlilerinde olduğu gibi tam tam çalarak, işaretler ve seslerle doğrudan
doğruya yapılan bu kişisel haberleşme yanında, haberlerin ulaştırılmasının mekânla ilgili
olduğu, araya uzun mesafeler girdiği zamanlar, doğrudan doğruya haberleşmenin sosyal
bağın devamlılığını sağlamaktaki yetersizliği anlaşılarak, yaya veya atlı haberciler
gönderilmesi zorunluluğu doğmuştur.
Yazının icadına kadar bu şekilde biçimlenen doğrudan doğruya haberleşme eylemi,
yazının icadından sonra dolaylı haberleşme şekline dönüşmüş, insanlar arasındaki sosyal
2
ilişkilerin içeriği değişmiş, bu ilişkiler daha karmaşık bir durum kazanmış, yazı haberin
kaynağına dönebilmeyi sağlayan sağlıklı bir araç olmuştur.
Yazının icadından sonra haberleşme eylemi de birçok aşama geçirmiş, daha ileri
toplumlarda uygarlığın evrimine paralel bir gelişim göstererek önce basını, sonra da teknik,
ekonomik, sosyal, hukuki ve kültürel olanaklardan yararlanarak, çağdaş basını oluşturmuştur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)